9724,5%-0,42
35,19% 0,30
36,73% 0,92
2968,28% 1,32
4806,92% 0,71
Beltaş Kitap Kafe’deki söyleşi ve imza günlerinde bu ayın konukları “Başöğretmenin Yolunda” adlı kitaplarıyla CHP önceki dönem genel başkanı gazeteci-yazar Altan Öymen ve Türk diplomasisinin önemli isimlerinden Onur Öymen oldu.
İki duayen ismi Beşiktaş’ta ağırlamaktan mutluluk duyduğunu belirten Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, “Okurlarımızı Başöğretmenin Yolunda: Atatürkçü İki eğitim gönüllüsü, Hıfzırrahman Raşit Öymen ve Münir Raşit Öymen kitabı ile buluşturmak Cumhuriyet değerlerini ve eğitim tarihini hatırlatmak adına çok kıymetli oldu” dedi.
Büyük bir ilgiyle gerçekleşen söyleşi ve imza gününde Altan Öymen ve Onur Öymen, birlikte kaleme aldıkları bu önemli eseri okurlarıyla paylaştı. Yazarlar, etkinlik boyunca katılımcılarla yaptıkları sohbette Türkiye’nin eğitim tarihinde iz bırakan iki önemli şahsiyetin yaşamlarını ve miraslarını anlattı. Etkinlik sonrası Altan Öymen ve Onur Öymen adına TEMA Vakfı’na bağışlanan fidan plaketleri kendilerine takdim edildi.
“Babalarımızın Çabalarını Bugünkü Kuşaklara Duyurmayı Görev Bildik”
Kitabın yazım sürecini anlatan emekli diplomat Onur Öymen konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Bu kitap, Altan Öymen ile birlikte ortak bir fikrimizin ve projemizin ürünüdür. Babalarımız kardeşti ve hayatları boyunca çok yakın çalıştılar. İkisinin de ortak özelliği, Atatürk’ün ilkelerine ve Cumhuriyet’in değerlerine sıkı sıkıya bağlı olmalarıydı. Amaçları, Türkiye’ye çağdaş eğitim usullerini ve kurallarını getirmek için gayret göstermekti. Bu hedef doğrultusunda hem amcam hem de babam büyük çabalar sarf etti. Amcam, 25 yıl boyunca Eğitim Hareketleri Dergisi’ni çıkardı. Babam ise bilimsel bir dergi olan Pedagoji Cemiyeti Dergisi’ni yayımladı. Bunun yanı sıra konferanslar düzenlediler, çeşitli toplantılar ve çalışmalar yaptılar, eğitimle ilgili kitaplar çevirdiler. Her ikisi de Türk eğitimine önemli katkılar sunarak kendi görevlerini yerine getirdiler. Onların bu çabalarını ve eserlerini bugünkü kuşaklara duyurmayı bir sorumluluk olarak gördük. İşte bu yüzden bu kitabı yazmaya karar verdik.”
“Bu Kitap Cumhuriyet Döneminin Eğitim Hareketlerinin de Bir Özeti”
Duayen yazar Altan Öymen ise kitabın hazırlık sürecindeki detayları aktararak Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki eğitim devrimine dikkat çekti: “Bu kitabın hazırlanması bir dizi tesadüf sonucunda gerçekleşti. Eskiden ben babamı, Onur Bey ise kendi babasını dinlerdi; tabii oğulları olarak. Bizim eve genellikle öğretmenler gelir; ziyaret eder veya toplanıp görüşürlerdi. Babam da zaman zaman beni oturtur sohbetlere dahil ederdi. Konu eğitim olunca çocuklarla ilgili meseleler de konuşulurdu. Babam o dönemlerde sık sık anılarını anlatırdı. Bu anıları sonradan daha iyi dinleme fırsatım oldu. Bir yandan gazetecilik yapıyordum. Ancak zaman geçtikçe fark ettim ki babamın anlattığı bu değerli anıları hiçbir zaman kayda almamışım. Babam yaşlandıktan sonra bir türlü vakit bulamadık. Derken bu fırsat tamamen ortadan kalktı ve büyük bir pişmanlıkla vefat etti. Sonrasında amcam Münir Raşit Öymen de vefat etti. Ancak o dönemde bir tesadüf eseri şunu öğrendik: Amcamın, bizim ailemize dair anılarını Tarih Vakfı’nın ‘Canlı Tarih’ programında anlattığı ortaya çıktı. Bu kayıtlar vakfın arşivlerinde bulunuyordu. Bu kayıtları dinlediğimizde 1910’lardan ve 1915’lerden başlayarak Türkiye’nin o zamanki durumunu, çocukluk hatıralarını gayet güzel anlattığını gördük. İşte bu hatıralardan yola çıkma fikri aklıma geldi. Zaten geçmişle ilgili yazdığım bir dizi kitabım vardı ve burada bu hatıralara yer vermiştim. Ancak sonrasında elimizdeki bilgilerin bir kitap haline getirilebileceğini fark ettik. Babamın çıkardığı Eğitim Hareketleri adında 25 yıldır yayımlanan bir dergi vardı. Babamın yazıları, Münir Raşit Öymen’in konferansları ve yayınları dergide yer alıyordu. Ayrıca Münir amcam Pedagoji Cemiyeti’nin kurucularındandı ve burada yapılan konferanslardan, yazılardan da faydalanma imkanımız oldu. Bütün bu anıları ve kaynakları birleştirerek sonunda bu kitap ortaya çıktı. Kitap sadece bizim ailemizin hayat hikayesi değil aynı zamanda Cumhuriyet döneminin eğitim hareketlerinin de bir özetidir. Kitap üzerinde çalışırken şunu bir kez daha hatırladım: Millî Mücadele sırasında dahi Atatürk’ün eğitime verdiği önem bu anılar içinde çok net bir şekilde beliriyor. Mesela Sakarya Savaşı’nın hazırlıkları sürerken bir yandan Ankara’da bir Millî Eğitim toplantısı yapıldığını öğreniyoruz. O dönemde savaş hazırlıkları devam ederken Atatürk’ün bu konuda gerekçesi şöyle: Eğitim o kadar önemli ki memleketimizdeki okuma yazma oranları açısından bir gün bile kaybetmeden hazırlıklara başlamak gerekiyor. Öğretmenlerle yaptığı bu görüşmelerden Türkiye’nin çağdaşlaşma mücadelesinde eğitimin ne kadar kritik bir yer tuttuğunu anlıyoruz. Sonuç olarak bu kitap iki öğretmen olan babalarımızın ve amcalarımızın hayat hikayesinin yanı sıra Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki eğitim devriminin de bir hatırasıdır.”